30 Aralık 2013 Pazartesi

    Beynimde cümlecikler uçuşuyor. Sanki kelimeler hortum oldu ve beni içine çekiyor. Ben bu çekime daha fazla direnemiyorum. Nerden nasıl başlarım bilmiyorum, sonuçta ne çıkar onu da...
     İlk defa gerçekten yazabileceğimi hissettim. Çok kitap okudum. Kitaplarda kelimelerin cümle içindeki duruşuna hep hayran kaldım. Kelimelerin cümleleri oluştururkenki dansını huşu içinde izledim. Bir gün bu cümleleri bende oluşturabilir miyim?
     İçimde kabaran cümlelere kalemim tercüman olmuyor.Yazmak içten mi gelir çalışılarak kazanılır mı? Bunun muhasebesini yapıyorum içimden uzun süredir.Yazmak doğuştan insanın içine mi konmuştur, yoksa herşeyi üzerinde çalışarak yapan insanoğlu için herhangi bir uğraş mıdır?
      Neye göre, kime göre, ne için yazılır? Çok mu şey biliyor yazarlar? Benim çocukluğum televizyon izleyerek geçmedi. Benim hayal dünyamı yazarlar çizdi. Okuduğum her sayfayla bir kat daha büyüdü dünyam. Onlar ne yazdıysa ona uygun bir dünya. Hala büyüyen bir dünya...
                                                                                                Evet çok şey biliyor yazarlar...
      Bilim adamlarının bilgisi tartışılmaz şüphesiz. Fakat hiçbir bilim adamı bir yazarın kapısını açtığı dünyaya adımını atamaz.
      Huzur bulmak için.
      Aradığım cevap...İnsan yazmadan bilemezmiş meğer.Yazmak, kalemle kağıdın aşkına aracı olmak lazımmış; düşünmek değil. İnsan huzur bulmak için yazarmış " ... ve sonra hira dinginliğine " dönermiş ortalık.
      O koca hortumdan geriye bir tek huzur kalırmış.